OKUNMASI GEREKEN 5 KİTAP - PİŞMAN OLMAMAK İÇİN OKUYUN
Listede sadece 5 kitap var ve çoğu ise 200 sayfanın altında.Peki ama neden?
Çünkü az ve öz yazan, kelime israfından uzak duran üsluplara sahipler. Okumanız ve anlamak için çaba harcamanız durumunda bakış açınıza yeni bir pencere açacaklarına emin olabilirsiniz. Satın almak için durumum yok diyebilirsiniz ne yazık ki özellikle pandemi döneminde maddiyat her zamankinden daha elzem bir hal aldı. Bu sebeple bazı kitapların sesli hallerini de bulup koydum. Bu sayede herhangi bir engele takılmadan(internet kotası hariç ne yazık ki :/ ) bazı kitaplara ulaşabilirsiniz.
Peki bu kitapların ne özelliği var da bu kadar iyiler?
Bu yazarların, öykü anlatıcılıkları dünya tarafından kabul edilip tescillenmiş diyebiliriz. İçlerinde neden Türk yok diyorsanız bunun için ayrı bir liste oluşturuyorum. Yaşar Kemal’imizin onlardan aşağı kalır yanı tabi ki olamaz!
Ayrcı bu yazarların hayat hikayeleri kaleme aldıkları hayali hayatlar kadar trajik. Bu trajiklik, kalemlerine işleyip satırlardan bize doğru akıyor.
Lafı uzatmadan zaten isimleri duyduğunuzu düşündüğünüz kitapları kısaca tanıtmaya başlıyorum.
Dinle Küçük Adam - Wilhelm Reich
Kitabında başına gelenleri kendine has bir üslupla dile getirmektedir. Sigmund Freud ile çalışan dünyaca ünlü bir psikiyatrist konumundan dünyanın ayıpladığı, çalışmalarının sansürlendiği bir konuma gelişini kaleme almıştır. Okurken kendinizi kötü hissetmenize ve dünyanın bilime bakış akışını çıplak bir gözle görmenizi sağlayan bir kitap. Kitaptan sonra Reich’in hayatına bir göz atmak isteyebilirsiniz. Çünkü değindiği noktalar belki de çoğumuzun gündelik hayatında yaşadığı haksızlıkların daha geniş bir hali gibi gelebilir. Okuyun okutturun derim.
Amok Koşucusu - Stefan Zweig
Kısacık bir kitap. Hepi topu 60 sayfa(Türkiye İş Bankası Baskısı). Fakat konu olarak ele aldığı fikir oldukça çarpıcı. Amok Koşucusu Uzakdoğu ülkelerinde bir tür cinnet haline verilen isimdir. Kişi o kadar tuhaf bir ruh haline girer ki delicesine koşmaya başlar ve önüne çıkan her canlıyı öldürmek için programlanmış gibi davranır. Ölene kadar koşar, ölene kadar öldürür. Konu 60 sayfa içerisinde o kadar derine inerek anlatılıyor ki kitap gittiğinde cidden şaşkına dönüyorsunuz. Çok zamanım yok deyip sosyal medyada zaman öldürmek yerine kitaba bir göz atın derim.
Incognito - David Eagleman
Beyniniz nasıl çalışır? Bilinçli ve bilinçsiz olan iki farklı benliğiniz mi var? Ben sandığınız kişi gerçekte bir illüzyondan ibaretse? Bilimsel araştırmalar ve kanıtlarla taçlandırılmış ve bir çok kişisel gelişim kitabından daha faydalı olacak bir kitapla başbaşayız. Okudukça beyninizin nasıl çalıştığını, kararlarınızın nasıl şekillendiğini, bilinçdışı olduğunu düşündüğünüzde zihninizin sizden gizli neler yaptığını göreceksiniz. Bir Nörobilimcinin kaleminden yazılmış bir hikaye okumak kadar keyifli, kullandığı dil sizi hiç yormuyor, bilimsel terimlerde boğulmuyorsunuz. Özellikle lise çağında bu tarz kitaplar gençlere okutulursa verecekleri kararların daha derin ve ileri görüşlü olacağına inanıyorum. Bilinçdışı SİZ aslında kim? Öğrenmek için okumakta geç kalmayın!
Kayıtsızlık Şenliği - Milan Kundera
Bu yazarla tanışman üniversitedeyken bir öğretmenimin, ödev için okuma listesine eklemesiyle oldu. Ayrıca o öğretmen bölümün en sevilen ismiydi ki hala öyle :) Çünkü diğerlerinden farklı davranırdı öğrencilerine. Zaten farklı olanlar ya çok sevilir ya da çok nefret edilir. O da öyle bir kadındı. Bu kitapla hayata dair inandırıldığımız gerçekleri sorgulamamız hedeflenmiş. Yazar iğleneyen ve soru soran ve sorduran tavrıyla ‘bence’ doğru dediğimiz şeyler için ya değilse dedirtiyor. Örneğin:
“Şu insanlara bak! Bak! Gördüklerinin en azından yarısı çirkin. Çirkin olmak a insan haklarının bir parçası mı? Peki, hayatın boyunca bu çirkinlikle yaşatmanın ne demek olduğunu biliyor musun? Hiç ara vermeden? Cinsiyetini de kendin seçmedin. Gözlerinin rengini de. Yaşadığın yüzyılı da. Ülkeni de. Anneni de. Önemi olan hiçbir şeyi kendin seçmedin. Bir insanın sahip olabileceği haklar, uğruna savaşılmasını ya da meşhur Beyannameler yazılmasını gerektirecek hiçbir neden bulunmayan zırvalardan ibaret!”Bu dili okumayı bir deneyin. Acı, tatlı ve ekşiyi bir arada tüketmeye benzediğini düşünebilirsiniz!
Kör Baykuş - Sadık Hidayet
Bu kitabın okurları ya beğenmiş ya da beğenmemiş. Açıkçası okumaya başlarken ki beklentinize göre şekillenen bir hikaye bu. Yazarı İran’lı olan ve varlıklı bir aileden gelen bir isim olmasına rağmen İran’daki aşırılıklar ve dini hükümranlık düşüncesi kendisini olumsuz etkilemiştir. Depresif bir ruh hali altında ilerleyen Kör Baykuş insanın ruhunun zamanla yalnızlaşan halini simgeleştirerek anlatıyor. Kısacık bir kitaptı ama bitirmek 2 haftamı almıştı.
Bittikten sonra birkaç gün kendimi tuhaf hissettiğimi anımsıyorum. Sadık Hidayet için üzüldüğümü hatırlıyorum. O şekilde kendisini öldürmesi, dünyanın bu kadar kötüleşmesine karşı bir tür kabulleniş mi yoksa bu bir reddediş miydi? Bu eylemi beni bir süre düşündürmüştü.
Herkesin okumayı seveceği bir tarz olacağını sanmıyorum, karamsar ve tekrara düşen bir üslubu var. Ama hikayeyi okumayı tercih ederseniz, Sadık Hidayet’in kendisini bu dünyada nasıl yalnız hissettiğini az da olsa anlayabilirsiniz.
Bittikten sonra birkaç gün kendimi tuhaf hissettiğimi anımsıyorum. Sadık Hidayet için üzüldüğümü hatırlıyorum. O şekilde kendisini öldürmesi, dünyanın bu kadar kötüleşmesine karşı bir tür kabulleniş mi yoksa bu bir reddediş miydi? Bu eylemi beni bir süre düşündürmüştü.
Herkesin okumayı seveceği bir tarz olacağını sanmıyorum, karamsar ve tekrara düşen bir üslubu var. Ama hikayeyi okumayı tercih ederseniz, Sadık Hidayet’in kendisini bu dünyada nasıl yalnız hissettiğini az da olsa anlayabilirsiniz.
Bu yazınında sonuna geldik. Birazcık karamsar bir havada ilerlesem de tarihte iz bırakan isimleri hatırlamak ve onları yeni kişilere tanıtmak keyifliydi :)
Sizlerinde önerdiği bir kitap varsa yorumlara beklerim.
Sizlerinde önerdiği bir kitap varsa yorumlara beklerim.
0 Yorumlar