PAMUKKALE: RUSLARIN VE ASYALILARIN UĞRAK MEKANI
Vallahi gına geldi, gittiğim her yerde sadece Rus ve Asyalı turistleri görmekten! Tabi ki gelsinler görsünler, turizm için gelir sağlasınlar. Ama bu ülkenin ciddi manada yerli turiste de ihtiyacı var. Kültürel miraslarını öğrenmeye, geçmişten günümüze gelen tarihi yaşamaya, doğal güzelliklerinde kaybolmaya bizlerinde ihtiyacı var.
Biliyorum.
O iş o kadar kolay değil.
Otobüs, uçak yani ulaşım yollarının pahalılığı gezmeye görmeye engel olabiliyor.
Ama saçma sapan birçok şeye para akıtan yine bizler olduğumuz için birazcık birikim yapmak elimizde.
Her neyse!
Şimdi sıra size günü birlik Pamukkale gezi rotasını açıklamaya geldi.
Günü birlikte olmayabilir bunu kalacağınız günlere yayabilirsiniz. Ama o günü dolu dolu geçirmek için bir güne sığdırmak çok daha iyi sonuç verecektir.
Pamukkale'ye giderken yanınıza almanız gereken malzemeler
Evet evet yanlış okumadınız.
Bildiğiniz poşetten bahsediyorum.
2. Güneş gözlüğü ve şapka ikilisi
Beyaz travertenlere bakarken gözlerinizden olun istemeyiz.
3. Diz üstüne çekebileceğiniz ya da o hizada biten bir kıyafet :D
Bacaklarınız D vitaminden mahrum kalmasın diye değil tabi bu tavsiyemiz.
4. Omuz çantası tavsiye etmiyoruz (özellikle ağır olanını hiç tavsiye etmiyoruz)
O kaygan ve yer yer baya dar olan zeminde akrobasi yapmamanız için bunu dikkatle almanızı dileriz.
Güvenin bana!
Yanınıza bunları aldıysanız çok daha rahat bir Pamukkale gezisi yapacaksınız.
Pamukkale'ye nasıl gidilir?
Uçakla gitmedim bilmiyorum :( maalesef bu konuda aydınlatamayacağım sizleri. Ama otobüs denince akla ilk ben gelirim :D. Baya uzun bir otobüs yolculuğu ardından (yaklaşık 8 saat sürüyor!) Denizli Otobüs Terminaline vardık. Utanmasam eğilip betonu öpecektim o derece bacaklarım uyuşmuştu!
Otobüs sizi gayet temiz ve düzenli olan otogarda indirince yapmanız gereken şey otomatik kapılardan dış bölüme doğru yürümek olacak.
Orada minik servis araçlarından hallice dolmuşları göreceksiniz. Yok göremedim ben diyorsanız karşınıza çıkan ilk kişiye sorsanız gösterir. Zaten elinde telsiz olan bir sürü insan göreceksiniz. Hah işte onlar dolmuşların kalkışını ayarlamakla meşgüller.
Pamukkale Karahayıt dolmuşlarını bulup bindikten sonra yaklaşık 15 dakikalık bir yol bekliyor sizi(Pamukkale 4 tl /Karahayıt 4,5 tl). Dümdüz ve yemyeşik meyve ağaçlarının alabildiğince bol olduğu bir merkeze sahip Denizli. Zaten otobüs Denizli sınırlarından girdiği andan beri her yer alabildiğince yeşildi. Hayran kalmamak elde değildi. Bu denli yeşile sadık kalmaları her köyün ağaçların içinde kaybolması insana huzur veren bir görüntü oluşturuyor.
Dolmuş Pamukkale'ye geldiğinde ki o meşhur travertenlere çok yakında indirmiş oluyor sizi, biraz yukarı doğru yürüdüğünüzde mahalle arasından karşılıyor sizi pammuk dağlar.
İlk önce bir şaşırıyorsunuz haliyle.
Şaşkınlığınız geçince kahvaltı yapmanızı öneririz.
Çünkü o yol kahvaltısız çıkılmaz, aman düşer kalırsınız bayır yukarı bizden söylemesi.
Kahvaltı için bir kaç göz gezdirmeden sonra Cadde Grill adında Travertenlerin karşısında bir mekana oturduk. Güzel karnınızı doyuran, çalışanların nazik olduğu bir işletmeydi. (İki kişilik serpme kahvaltı için 40 tl ödedik, gitmek isteyenin aklında bulunsun)
Sonrasında istikamet Cadde Grill'in sağında kalan yaya girişi oldu.
SU!
Travertenler için bilet almadan önce 5 adet suyu stoklayın(Traverten girişinin karşısındaki şeker büfeci abimiz 1,5 liradan satıyordu, bilginize)!
Neden mi?
İçeride 1 suyu 6 liraya satıyorlar da ondan. Gören su değil de arı sütü satıyorlar sanacak! Fiyatı gördüğüm Bize de mi 6 diye bağırasım geldi!
Ulan 1 dolar altı TELE olmuş!
Dövizle mi çalışıyorsunuz siz kardeşim demek istemedim değil.
Her neyse.
Suyunuzu stokladıktan sonra Travertenlerin önündeki bilet kuyruğuna alalım sizi.
Neyse ki kısa sürüyor beklemek.
Tam bilet 35 tl. Müzekart ile giriş ise ücretsiz. En kısa sürede bir Müzekart edineceğim olmuyor böyle!
Sıra geldi poşetin kerametine!
ÇIPLAK AYAK YÜRÜMEK Mİ? EN SON 4 YAŞIMDA BIRAKTIM BEN ONU
Yanınıza boşuna poşet alın demiyoruz! Pamukkale Travertenlerin bilet aldıktan sonra 50 metrelik kısa bir yol sonrasında herkesin ayakkabılarını, çoraplarını çıkarttığını göreceksiniz. Usulca onları taklit edin.
Poşetsiz gelenlerin düştüğü hataya düşmeyeceğiniz için gönül rahatlığıyla yolunuza devam edebilirsiniz.
Travertenlere gelmeden önce yüzeyin üzerinden su aktığını bilmiyordum yani zeminin kuru olduğunu belli alanlarlarda yoğun su bulunduğunu düşünüyordum.
Böyle bir manzarayla karşılaşmak beni çok mutlu etti açıkçası. 36 derecelik sıcağa rağmen bir gram yorulmadan en tepe noktaya kadar ayaklarınız su içinde çıkabiliyorsunuz. Ama daralan bazı noktalar var yol boyu. Uçurum tarafından geçmek isterken dikkatli olun çünkü o bölgelerin bazı yerleri yosun tutmuş, bu da dikkatli olmazsanız kayıp kendinizi sakatlamanızın işten bile sayılmayacağı anlamına geliyor.
En tepeye çıkana kadar ne kadar yoğun bir insan seli olduğunu gerçek manasıyla anlamıyorsunuz. Uç noktaya vardığınızda dönüp baktığınız yol hem çoook uzun hem de çook kalabalık gelecek gözünüze!
E o mesafeyi atlatınca sıra geliyor Hierapolis'i gezmeye!
Pamukkale Hierapolis Krokisi |
Yüzlerce yıl önce Sağlık Şehri olarak bilinen Hierapolis sandığımdan çok daha büyük bir alanı kaplıyordu. Biz Pamukkale'nin yanındaki dinlenme alanından tahta yolu takip ettik. Sizi çok daha sakin bir yola sokuyor. Pamukkale'nin kapalı olan yüzeylerinin yanında geçip arabaların giriş yaptığı kapıya ulaştık. Ana Kapıymış orası. Oradan girip sağdan devam ettik. Biraz zorlu gelecek o güneşin altında, tozlu yokuşu çıkmak. Ama karşınıza çıkan büyük tiyatronun ihtişamına değecek!
Hierapolis Antik Tiyatrosu |
Tiyatroyu gezip biraz soluklandıktan sonra yola devam! Artık her şey daha kolay. Çünkü yolunuz yokuş aşağı devam edecek :).
Hierapolis Antik Tiyatrosu'ndan sonraki istikamet ise meşhur büyük çeşme!
O kadar büyük ki! Hierapolis'in Krokisine bakarsanız(yukarıda yer alıyor) Antik Tiyatro'nun alt tarafında kalan baya büyük bir alan. O dönemki halini baya bir merak ediyorsunuz ister istemez. Çeşmenin yakınlarına biraz dikkatli bakarsanız bir de Cin Deliğini görmüş olacaksınız.
Sıradaki durak Antik Havuz! Söylenenlere göre bu suda güzelliği ile meşhur Kleopatra'da yüzmüş. Yüzmüş yüzmesine de şimdi halini görse yanında geçer miydi bilmiyorum! O ne hal ya hu! İçeride bildiğiniz orta çaplı bir otobüs terminali yaratılmış. Yüz yıllardır orada duran havuzun yanına dikilmiş yemek yerleri, hoporlörlerden yükselen sevimsiz bir müzik, hediyelik eşyacılar...
Daha nezih daha derli toplu bir yer bekliyorsunuz. Ama havuz hala güzelliğini koruyor.
Havuzu şöyle bir gezip(girmedik girmek isteyenler yanlış hatırlamıyorsam yetişkin 50 tl'ydi) Hierapolis Müzesine gittik. Müzeye 5 tl'ye girebiliyorsunuz(Müzekart ücretsiz).
Müze rahat rahat 1 saat geçirebilirsinz. Oldukça fazla parça vardı. Aşağıda gördüğünüz gibi koca koca mezarlardan bolca vardı ve tabiki mitolojik birçok güzel şeyle karşılaşacaksınız.
İşte böyleydi Pamukkale. Tüm güne yaydığınız taktirde çok yorulmadan gezip görebilirsiniz!
Bol bol oturacak ve manzarayı seyredeceğiniz yeri bulunmakta. Akşam saatlerine doğru gidin sessiz bir köşede elinizde dondurmanızla kafanızda paraşütçüler uçarken manzaranın keyfini çıkarıp öyle ayrılın!
0 Yorumlar