Advertisement

Gerçek bir zenginden ücretsiz tavsiyeler, Bilgenin Güncesi #finansalokuryazarlık


Naval Ravikant, fakir bir Hintli çocuk olarak Amerika'ya gelip bu kadar zengin olabileceğini tahmin eder miydi? Kendisi şu an 100'den fazla şirkete yatırımcı olmasının yanında bir o kadarına da danışmanlık yapmaktadır. Elde ettiği servet sayesinde yapmayı sevdiği şeylere vakit ayırıp deneyimlerini takipçileri ile paylaşıyor. 

Bilgenin Güncesi kitabı da bu sayede ortaya çıkmaktadır.  Kitap aslında twitter üzerinden yapmış olduğu paylaşımların konu başlığı olarak alındığı ve derinlemesine açıklandığı bir anlatıma sahip.  Ama tüm bunlardan daha önemlisi kitap tamamen ücretsiz! Fikirlerin herkese ulaşmasını ve bilginin yayılarak fayda sağlamasını istediği için bu şekilde bir politika güdülmüş. Basılı olarak okumak istemeniz halinde ücretli olarak edinebilirsiniz. Direkt olarak aşağıdaki linkten yayınevi sitesine gidip online ya da indirip pdf olarak okuyabilirsiniz.   

Bilgenin Güncesi PDF: https://www.ithakiyayingrubu.com/dosyalar/2023/03/Bilgenin-Guncesi-ithakiyayingrubu.pdf

Kitapta bir çok farklı tavsiye var. Ama temelde öğrettiği şey parayı elde etmek istiyorsanız ilk önce kendinize çekidüzen vermeniz. Parayı kazanmak değil onu elde tutup büyütebilmek asıl mevzudur. Bunu yapabilmek için ise kendinizi eğitmeniz gerekir. Babil'in En Zengini kitabında bu durum uzun uzadıya anlatılır. Paranızı tasarruf etmeyi öğrenmeniz ve elinize geçen parayı belli kalemler için ayırabilmeniz gerekir. Örneğin kazancınızın %10'nunu tasarrufa, geri kalan %10'nu giderlerinize, %10'u ise borçlarınıza ayırmanız başlangıç için iyi bir orandır. 

Bilgenin Güncesi kitabında ise Naval tasarrufu arttıracak olan bir zihin ve beden bütünlüğünün hangi prensipler eşliğinde yaratılabileceğini anlatıyor. Kendisi bu konuda oldukça deneyimli. Battığı iki büyük süreç sonrasında yine zengin olacağına inanan birisiymiş ki düşündüğü gibi de olmuş. 

Kişinin zengiliğe olan bakış açısının para üzerine olmaması gerektiğini zenginliği zaman olarak düşünmesi gerektiği üzerinden başlıyor hikaye. Zamanınızın size kalması ve kendinizi geliştirecek, keyif alacağınız tutku duyduğunuz şeyleri ortaya çıkaracağınız bir kazanç olarak görmelisiniz. Zamanınız size daha büyük kazançlar sunacak yeni fikirler ve beceriler elde ettirecektir. Bunu kullanmasını bilmeniz halinde zenginliğinizi arttırmamanız mümkün değildir. 

Yargılardan sıyrılmalı, belli kalıplara, size dayatılan doğrulara, kültürel veya genetik yatkınlıklara boyun eğmek yerine kendi doğrularınızı oluşturmalısınız diyor. Bu sayede nerede nasıl fırsatlar var, dünya nelere gebe, gerçekte olmanız gereken kişi nasıl biri fark edebilirsiniz. Dürüst olmanız burada hayati bir önem taşıyor. Kendinizi kandırmamanız bu sayede ne potansiyelinizin üstünde ne de altında bir karar vermekten kaçınmanızı sağlar. Eksiklerinizi gidermeniz için görmeniz gerekir, görebilmeniz için ise baktığınız yeri bilmelisiniz. Bilmek ise öğrenmek için duyulan bir açlığın işaretidir. Hep okuyun diyor. Okudukça gelişeceksiniz ve asıl öğrenmek istediğiniz şeylere ilgi duymaya, bu içeriklerin yer aldığı kitaplara ulaşmaya başlayacaksınız. 

Bu okumaları yapmak için kendimizi kısıtlı hissetmemize gerek bile yok. Teknoloji çağında her şeyin özetini çıkartabilir, diller arası çeviri yapabilir, kaynaklara tek tıkla ulaşabiliriz. Bahanelerden ne kadar keskin bir biçimde kurtulursanız değişime karşı direncinizde o kadar kolay kırılır. 

Sabit bir hayatın böylesine dinamik olan bir dünyada sadece size zarar vereceğinden bahsediyor. Burada bahsettiği sabitlik durduğunuz noktadan hiç ileri gitmemeniz, düşünsel olarak esnek olmamanız, yeni şeylere karşı tabularınızın olmasından bahsetmektedir. Twitter, Facebook gibi sosyal medya uygulamaları her gün kendini değiştirirken sizlerin katı bir biçimde kalıp et ve kemikten olan bu yapıyı çürütmeniz işten bile sayılmaz.

Ayrıca evrenin bizlere bir şey borçlu olmadığını bilmemiz gerekir. O bizden çok daha önce vardı. Bu sebeple bir şeyler elde etmek istiyorsak bunun için çabalamamız ve üstün bir tutku göstermemiz gerekiyor. Naval burada gerçek bir katkının ancak akıl almaz bir tutku ile gelebileceğini söylüyor. Böylesine bir tutku ile işini yapan herhangi birinin başarısız olma ihtimaline hiç rastlamadığından bahsetmektedir. 

Gerilim insanın olması gerektiğini düşündüğü kişi iken, huzur insanın olduğu kişidir demekte. Buradan şu sonuca ulaşabiliriz: Kişi olması gerektiğine inandığı insan ile şu an olduğu insan arasındaki farkı ne kadar aza indirir ise iç huzura ulaşması o kadar mümkün oluyor ve gerilim bu sayede en az seviyeye indiriliyor. İki farklı insan olarak şu an ve geçmiş hayalimizi canlandırdığımızda oluşan farklar neler ise onun üzerine çalışarak kendimizi inşa edebiliriz. Bunun sıfırdan bir ev yapmak gibi zorlu olacağını kabul etmeli ve tutarlı davranmamızı sağlayacak bir sistem inşa etmeliyiz. Tutarlılık en yeteneksiz insanı bile bir usta haline getirecek kilit noktadır. Çünkü mühim olan mükemmel yetenekle doğmanız değil onları ne kadar süre ile ilerletip hayatınıza dahil edebilmenizdir. 

Tüm bu düşüncelerin hepsi temelde kişinin kendisine dönmesi ve kendi kendine yetmesi noktasında ortaya  çıkan şeyler. Bu yüzden ister bilim insanı olsun, ister felsefe uzmanı olsun dönüp dolanıp gelmesi gereken nokta kişinin kendisiyle olan uğraşı oluyor. Kendinizi tanımak, iyileştirmek ve gördüğünüz sonuçtan mutlu olmak için çabalamamız gerekir. Hiçbir başarı durduğumuz noktada bize gelip kucak açmıyor. 

Bir sonraki yazıda ve videoda görüşmek üzere hoşçakalın :) 


Yorum Gönder

0 Yorumlar