Advertisement

Çift Yarık Deneyi ve REM uykusunun ilginç benzerlikleri #kuantum




Dejavu

Her şey bir gün iş yerinde oturma düzenimizin ve ofis mobilyalarının değiştiği gün ile başladı. Sanki o anı daha önce yaşamışım gibi bir kopukluk oldu. O andayım ama değilim gibi bir sis bulutu gibi arkadan insanların dedikleri şeyi duyuyorum ama bir yandan da bu anı ne zaman yaşadım ben hissiyle istemsizce ürperiyorum. Aniden açılan bir reklam ekranı gibi beynim bir anda o dejavu hissini veren anı ne zaman yaşadığımı hatırlattı. Rüyamda görmüştüm. Hatta rüyadan sonra uyandığımda umarım böyle bir çalışma ortamında bir gün çalışırım dediğimi de çok net hatırlıyorum. O an ne kadar şaşırdığımı size anlatamam. 

Ondan sonra uyku süreçleri merak etmeye başladım. Karşıma birçoğumuzun duyduğu REM uykusu çıktı. Peki nedir bu REM? 

REM Uykusu: Rüyaların ve Beynin Dinlendiği Evre

REM uykusu, "Rapid Eye Movement" kelimelerinin baş harflerinden oluşan bir kısaltmadır ve Türkçe'ye "Hızlı Göz Hareketi" olarak çevrilir. Bu uyku evresinde gözler hızlı bir şekilde hareket ederken, beyin dalgaları uyanıkken olduğu gibi aktiftir. Rüyaların çoğunlukla bu evrede görüldüğü için, REM uykusu aynı zamanda "rüya uykusu" olarak da bilinir.

REM Uykusunda Beyinde Neler Olur?

REM uykusu sırasında beyinde birçok değişiklik meydana gelir:

  • Beyin dalgaları: Beyin dalgaları uyanıkken olduğu gibi aktif hale gelir. Bu durum, beyindeki bilgi işleme süreçlerinin devam ettiğini gösterir.

  • Hızlı göz hareketleri: Gözler, rüyalara eşlik eden hızlı hareketler yapar.

  • Kas felci: Vücut kasları gevşer ve neredeyse felç halindedir. Bu durum, rüyalardaki hareketlerin gerçek hayata yansımasını engeller.

  • Beyin bölgeleri: Beynin birçok bölgesi aktif hale gelir. Özellikle limbik sistem (duygular, öğrenme ve hafıza ile ilgili) ve prefrontal korteks (karar verme, planlama ve kişilik ile ilgili) bölgeleri daha aktiftir.

REM Uykusunda Salgılanan Maddeler

REM uykusu sırasında beyinde çeşitli nörotransmitterler salgılanır. Bunlardan bazıları:

  • Asetilkolin: Öğrenme, hafıza ve dikkatle ilişkilidir.

  • Noradrenalin: Uyarılma, dikkat ve stresle ilişkilidir.

  • Serotonin: Duygu durumunu düzenler ve uyku-uyanıklık döngüsünde rol oynar.

  • Dopamin: Ödül ve motivasyonla ilişkilidir.

REM Uykusunun Önemi

REM uykusu, öğrenme, hafıza, duygusal düzenleme ve beyin sağlığı için oldukça önemlidir. Gün içinde öğrenilen bilgileri işler ve hafızaya yerleştirir. Ayrıca, duygusal deneyimlerin işlenmesi ve stresin azaltılmasında da önemli bir role sahiptir.

REM uykusunun yetersiz olması durumunda:

  • Öğrenme güçlükleri: Yeni bilgiler öğrenmekte zorlanma

  • Hafıza sorunları: Unutkanlık, konsantrasyon güçlüğü

  • Duygudurum bozuklukları: Depresyon, anksiyete

  • Bağışıklık sisteminin zayıflaması

  • Fiziksel ve zihinsel yorgunluk gibi sorunlar ortaya çıkabilir.


Peki herkes rüya görür mü ya da REM Uykusuna geçebilir mi?

Bu konuda kesin bir istatistik henüz yok. Ama yapılan çalışmalar ortalama bir insanın bir gecede 4 ile 5 rüya görebileceğini söylemektedir. Dünyada ortalama 8 milyar kişinin olduğunu düşündüğümüzde tek gecede herkesin rüya görme koşuluyla 30 milyarın üstünde bir rüya havuzu oluşuyor diyebiliriz. Bu kadar fazla rüyanın içinden bir kaçının bile gerçekleşmesi sandığımız kadar imkansız mı? Başka imkansızlara çok kolay inanırken neden bu tarz soyut olan şeylerde yoğun bir şüphe içindeyiz? Mesela bir milli piyango bileti aldığınızı düşünelim o bilet elinizde diye size çıkma ihtimalini içten içe çok dilersiniz ve hatta gerçekleşmiş gibi hayal edersiniz. Ama istatistiki olarak şansınızın on milyonda bir olduğunu söylemekte! 

ON MİLYONDA BİR! 

Geçmişe dönüp baktığımızda rüyalar başlı başına bir milli piyango bileti gibi çalıştığı dönemler olmuş. Kimilerine şan şöhret, kimilerine galibiyet, kimilerine büyük belalar kimilerine güç getirmiş. Rüya yorumcuları ya da kehanetçiler, büyücüler ya da alimler… Araştırdığımızda birçok farklı efsane ya da tarihsel olay bulabiliriz. 

Bazı şeyler çocuktan aileden geçmişten dolayı belli kalıplara gelir ve o kalıpları tamamıyla doğru kabul etmemiz aslında bir noktaya kadar doğaldır. Oysa rüyalar geçmişte baktığımızda günümüzde gördüğünden çok daha büyük değer görmüş. Aslında da şu anda da uykuya odaklanan önemli bir kesim var. Ama odaklandığımız şey aslında uykunun kalitesi olarak gözüküyor. Bu takibi REM uykusunun son derece faydalı etkilerinden birisi. Fakat uyku geçmişte, inisiye süreçlerinden tutun, dini süreçlere hatta belli ritüellere kadar önemli bir evre olarak kabul edilmiştir. Çünkü uyku yeniden doğuş olduğu gibi ölümle de bağdaştırılmış. Hatta Yunus Emre, Mevlana, Hacı Bektaş gibi değerli isimlerin uykunun yer aldığı birçok eseri bulunmaktadır. Örneğin Yunus Emre der ki: Gözüm uyur gönlüm uyanır. Hakk’ı arar dururum. 

Peki ama uyku neden bu kadar yüceltiliyordu? 

Şöyle bir düşündüğümde aklıma Çift Yarık Deneyi gelmişti. 

İyi de ne alakası var dediğinizi duyar gibiyim. Bu deneyi bilmeyenlerinden olma ihtimaline karşı kısaca üstünden geçeceğim. Bilim insanları bir parçacığın önüne koydukları delikten sağdakinden mi yoksa soldakinden mi geçeceğine dair yaptıkları bir deneyle başlıyor her şey ve sonrasında bu deney Kuantum fiziğinin temel sorularının kaynaklarından biri haline geliyor. Elektron üzerinde yapılan bir deneyde önüne koyulan iki delikten geçmesi bekleniyor doğal olarak. Delikten sonra haliyle tek bir nokta olarak duvarda işaret bıracaktır. Fakat inceleme sonrasında görülüyor ki parçacık bir dalga gibi hareket ediyor ve iki deliktende geçiyor gibi gözüküyor. Bu durumda durumu gözlemlemek amacıyla bir kamera yerleştiriliyor ve parçacığın davranışı bir anda dalgadan parça hareketine dönüşüyor. Kamera ya da bir gözlemci olmadığında ise tekrardan dalga hareketine dönüşüyor. Bu deney oldukça karışık yorumlamalara sahip. 

Sonucu anlamlandırmaya çalışan araştırmacılari ölçüm, süperpozisyon ya da paralel evrenler gibi farklı açılardan yorumlayan birçok çalışma var ben bilinç yönünden bakmak istiyorum.

Felsefenin bir alanı olan Panpcyhisizm veya Panpsişizm’in temel ilkelerinden bazıları aslında bu deneyle örtüşüyor. Örneğin panpsisizm göre evrende tek bir büyük zihin veya birçok küçük zihnin bir araya gelmesinden oluşan bir bütünsel zihin olduğu fikrini öne sürer. Bütünleşme: Evrendeki her şey birbirine bağlıdır ve bu bağlantı, zihinsel bir düzeyde de gerçekleşir. 

REM Uykusu, Bilinçaltı ve Çift Yarık Deneyi: Bir Benzerlik Analizi


REM uykusu sırasında bilinçaltının daha serbest ve yaratıcı bir hale gelmesi ile, çift yarık deneyinde gözlemlenen parçacıkların davranışlarındaki değişim arasında ilginç bir paralellik var.

İki Olay Arasındaki Benzerlikler

  • Gözlem Etkisinin Gücü: Hem REM uykusunda hem de çift yarık deneyinde, gözlem veya ölçüm eylemi, sistemin davranışını doğrudan etkiliyor. REM uykusunda, bilinçli zihin uykuya daldığında, bilinçaltı daha özgürce hareket ediyor. Çift yarık deneyinde ise, parçacıklar gözlemlenmediğinde dalga gibi davranış sergileyip girişim desenleri oluştururken, gözlemlendiğinde parçacık gibi davranıyorlar.

  • Kuralların Gevşemesi: Uyanıklık halinde, zihnimiz belirli kurallara, mantığa ve gerçekliğe dayalı bir şekilde çalışır. REM uykusunda ise bu kuralların birçoğu geçerliliğini yitirir ve bilinçaltı daha özgür bir alanda hareket eder. Benzer şekilde, çift yarık deneyinde de gözlem olmadığında, parçacıklar klasik fizik kurallarının ötesinde davranışlar sergileyebiliyor.

  • İki Yüzlülük: Hem REM uykusunda hem de kuantum dünyasında bir tür "çift yüzlülük" görüyoruz. Bilinçaltı, uyanıklık halindeki kişiliğimizin tam tersi özelliklerini ortaya çıkarabilirken, parçacıklar da hem dalga hem de parçacık gibi davranabiliyor.

Bu Benzerliğin Olası Yorumları

  • Bilincin Doğası: Bu gözlemler, hem bilincin hem de madde dünyasının doğası hakkında derin sorulara yol açıyor. Belki de bilinç ve madde arasında daha önce düşündüğümüzden daha fazla bir bağlantı var. Bilinç, madde üzerinde olduğu gibi, madde de bilinç üzerinde etkiler yaratıyor olabilir.

  • Gözlemin Rolü: Gözlem eyleminin, gözlemlenen şey üzerindeki etkisi, fizik ve felsefede uzun süredir tartışılan bir konu. Bu deneyler, gözlemin sadece bir şeyi ölçmekle kalmayıp, aynı zamanda onu şekillendirdiğini gösteriyor olabilir.

  • Gerçekliğin Doğası: Bu gözlemler, gerçekliğin tek bir sabit yapıya sahip olmadığını, aksine gözlemciye ve koşullara göre değişebileceğini düşündürüyor. Kuantum fiziği ve bilinç çalışmaları, gerçekliğin çok daha karmaşık ve katmanlı bir yapıya sahip olduğunu ortaya koyuyor.

  • Bilginin Rolü: Gözlem yapmak, sisteme bilgi eklemek anlamına gelir. Bu ek bilgi, sistemin davranışını değiştirir


REM uykusu ile İnsinasyon Süreçlerin ya da Dini Ritüllerin etkilerinin Benzerlikleri

Dini öğretilere göre meditasyon gibi derinlemesine içe dönük süreçler, vücutta ve zihinde birçok değişikliğe yol açabilir.Bu değişiklikler, hem bilimsel olarak incelenmiş hem de dini metinlerde ve kişisel deneyimlerde sıkça bahsedilen konulardır.

Vücutta Yaşanan Değişiklikler:

  • Fizyolojik Değişiklikler:

    • Solunumun Düzenlenmesi: Meditasyon sırasında nefes yavaşlar ve derinleşir. Bu da vücudun oksijen alımını artırır ve kalp atış hızını düşürür.

    • Kan Basıncının Düşmesi: Stres hormonu olan kortizol seviyesi azalır ve kan basıncı düşer.

    • Kasların Gevşemesi: Beden genelinde kaslar gevşer ve gerginlik azalır.

    • Bağışıklık Sisteminin Güçlenmesi: Stres seviyesinin düşmesiyle bağışıklık sistemi güçlenir.

    • Sindirim Sisteminin Düzenlenmesi: Meditasyon, sindirim sistemi üzerinde de olumlu etkiler yaratır.

  • Enerji Merkezlerinin Aktivasyonu:

    • Çakralar: Birçok dini öğreti, vücutta enerji merkezleri olan çakraların varlığından bahseder. Meditasyon, bu çakraların dengeli çalışmasını sağlar.

    • Prana: Yaşam enerjisi olarak kabul edilen prana'nın akışı düzenlenir ve vücutta enerji dengesi sağlanır.

Zihinde Yaşanan Değişiklikler:

  • Odaklanma ve Dikkat Artışı: Meditasyon, zihni tek bir noktada toplama ve dikkat süresini uzatma becerisini geliştirir.

  • Stres ve Kaygının Azalması: Meditasyon, stres hormonu olan kortizol seviyesini düşürerek stresi azaltır.

  • Duygusal Denge: Meditasyon, duygusal tepkileri yönetme ve duygusal dengeyi sağlamaya yardımcı olur.

  • Empati ve Merhametin Artması: Düzenli meditasyon, başkalarına karşı empati ve merhamet duygularını geliştirir.

  • İçsel Bilgeliğe Erişim: Meditasyon, içsel sesimize daha iyi kulak verme ve içsel bilgeliğe erişme imkanı sunar.



Bilimsel Araştırmalar:

Son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalar, meditasyonun beyin yapısı ve işleyişi üzerinde olumlu etkileri olduğunu göstermektedir. Beyin taramaları, meditasyon yapan kişilerin beyinlerindeki gri madde yoğunluğunun arttığını ve stresle ilişkili bölgelerin aktivitesinin azaldığını ortaya koymuştur.

Rem Rüya Görmek ve Bunu Problem Çözümünde Kullanmak:


  • Rüya Günlüğü Tutmak: Rüyalarınızı düzenli olarak kaydetmek, rüya farkındalığınızı artırabilir.

  • Soru Sormak: Belirlediğiniz sorun hakkında kendinize uykudan önce net olarak sorular yöneltmek

  • Uyku Düzenini Düzenlemek: Net bir saatiniz olması

  • Bilinçli Rüya Uygulamaları: Farklı teknikler ve uygulamalar kullanarak bilinçli rüya görmeyi deneyebilirsiniz. Uykuya hazırlandığınızda bir hayal kurgulayarak başlamanız.

  • Farkındalık Eksikliği: Çoğu insan rüyalarını hatırlamaz veya hatırladığı rüyalarda da rüya gördüğünün farkında olmaz. Bilinçli rüya görmenin ilk adımı, rüyaların farkında olmak ve bu farkındalığı rüya sırasında da devam ettirmektir. Bunun için kişisel gelişim süreçlerinizi ilerletmeniz her konuda olduğu gibi bu konuda da size yardımcı olacaktır. 

  • Yani asıl mesele uyumak değil uykuda olduğunun farkına varmak. Ancak farkında olduğun şeyi kullanabilirsin.

Son olarak Puslu Kıtalar Atlasından bir alıntı ile bitirmek istiyorum. Bu kitabı okumuşsanız nasıl bir fantastik şaheser olduğunu bilirsiniz. Uykunun gücü, insiye süreçleri, kaybolma yeniden doğma süreçleri o kadar muazzam işleniyor ki.  

“Ey kör!Aç gözünü de düşlerden uyan. Simurg’u göremesende bari küçük bir serçeyi gör.Kaf Dağına varamasan bile hiç olmazsa evinden çıkıp kırlara açıl; böcekleri , kuşları, çiçekleri ve tepeleri seyret. Bırak dünyanın haritasını yapmayı! Daha hayattayken bir taşı bir taşın üstüne koy. Gülleri ve bülbülleri göremeyip gün boyu evinde oturan adam Dünyanın kendisini hiç görebilir mi?”


Yorum Gönder

0 Yorumlar