Advertisement

9. Bölüm - "Benim Yöntemim"


9. Bölüm - "Benim Yöntemim"

Black: "İşler çok daha farklı  bir yol alacak. Öncelikle artık tek kalmaman gerekiyor" Ne?
"Anlamadım? Neden bahsediyorsun sen? Keçileri falan mı kaçırdın? Tamam bir muhabir görmüş olabilir ama oradan kaçtık ve burada annemin soy adını kullanıyorum. Henderson'lara dair bir iz yok"
Black gözlerini devirip "Bu sadece muhabirle ilgili değil Chöle" dedi. Peki neyle alakalıydı?
"Sen benimdin. Ve bir daha elimden kaçmana izin vermeyeceğim" İki yüz kilometre hızla giden bir tır hayal edin. Ve o tırın şimdi bana çarptığını. Toz duman altında kalmış bir zihinle baktım ona.
"Ciddi misin sen?" Konuşmasına gerek yoktu. Gözleri onu yerine cevap veriyordu. 
"Bana bak" dedim. Gittikçe artan bir öfkeyle. "Ben sana benzeyen bir pislikten kaçmak için buraya geldim! Neden bahsettiğini bilmiyorum ve öğrenmekte şu kadarcık umurumda değil. Ayrıca ben sen dahil hiç kimsenin tapulu malı da değilim!" Black kaşlarını çatıp dudaklarını büktü.
"Öyle mi?" dedi. "Beni Chris'e mi benzetiyorsun? Onunla aynı şey olduğumu mu düşünüyorsun!" Ve ilk kez onda şalterlerin attığını gördüm. O kadar hızlı hareket etti ki ne yaptığını anladığımda yere doğru bakıyordum. Hemde onun sırtının üzerinden!
"Çabuk indir beni!"
"Benle nasıl konuşman gerektiğini öğrenene kadar olmaz" Yürümeye başladı! 
"Sen istediğin gibi konuşuyorsun değil mi?" Bir cevap vermedi. "İndir beni yoksa avazım çıktığı kadar bağırırım"
"Bağır" dedi. "Burada seni kimse duymaz" Ah!!! Öfkeyle sırtına vurdum. Acıyan şey kesinlikle benim bileklerimdi! Bacaklarımı sıkıca tutuyordu ve bileğimde hala o keskin acı vardı. Ormanlık alanda koştuğum yolu gerisin geri dönmeye başladık. O arabaya geri dönecektik! Ödümün bir balon gibi patladığı yere...
"Bana..bir şey mi yapacaksın?" 
"Ne gibi?" Ne bileyim ben onu! Sen söylemelisin! 
"Chris'i tanıman? Senin olmam hakkında söylediğin zırvalıklar? Anlayamıyorum ve bu" dedim. "Beni ürkütüyor" 

Soluğunu verdi. "Sırtındaki o işaret benim ruh ikizim olduğunu gösteriyor ve benden başkasıyla beraber olmana izin veremeyeceğim anlamına geliyor" O an bir şeyi fark ettim. O kadar ki kanım dondu.
"Chris benim sevgilimdi" dedim ve yemin ederim ki beni daha sert bir biçimde tutmaya başladı. "Ve dediğine göre senin olan şeyi çalmıştı. Bunu bile bile..." 
"Chris seni kullandı Chöle. Sandığın gibi sana aşık bir adam değildi. Konseyde en güçlü olanın ben olduğumu biliyordu" İşte gene konsey burnumun dibindeydi.
"Beni konsey yüzünden öldüreceğini söylemişti" dedim. Birden bire durdu. Beni dikkatli bir biçimde indirdi. Ama ayağımın üzerine bastığım gibi ciyakladım ve koluna tutunmak zorunda kaldım. 
"Adi" dedi ve neye uğradığımı şaşırdım. Fakat hemen sonra Chris'e bir dizi ağza alınmayacak küfür savurunca şaşkınlığım kızarlıklığın içinde kayboldu.
"Onu öldürmeliydim" diye noktaladı. Ve şok üzerine şok yaşadım!
"Chris ölmedi mi?" 
"Henüz değil. Konsey kolay kolay ölüm kararı çıkarmaz."
Daha fazla kendimi tutamayarak "Bu konseyde neyin nesi?" dedim.  Sanki Alaca karanlık kuşağında bir film izliyordum! Artık şaşıracak pek bir şeyim kalmamıştı.
"Her şeyi zamanla öğreneceksin Chöle"
"Hayır" dedim. "Şimdi öğreneceğim. Ve ikimizde kendi yolumuza gideceğiz! Hiç kapımı çalmamış olacaksın ve ben o daireden bir an önce taşınacağım" Bana bakışı canımı acıttı. Çünkü beni duymuyor gibiydi. Sanki hiç konuşmamışım gibi.
"Chris seni benden almaya çalıştı eğer seninle birleşirse ben konseyden atılırdım. Ne kadar güçlü olduğumun bir önemi kalmazdı çünkü eğer soyumun devamını getirecek bir kadın yoksa bende yok sayılırım" Kesinlikle benim bildiğim bir dilde konuşmuyordu.
"Bu söylediğin şeyler.." gözlerini kırpıştırdı ve gene o farklı göz bebekleri benimle beraberdi. İrkilerek geriye doğru sendeledim ve bileğimin acısıyla yutkundum. Gözlerini yüzümde gezdirerek "O kadar mı korkunç gözüküyorum?" dedi.
"Bak.." konuşmakta çoğu zaman zorluk yaşayan biriydim. Ama şuan hepsinden farklıydı. Dİliimi yutmuştum! "sen normal değilsin. Normal olmayan şeyler için dayanıklı bir tip değilimdir. Aklımı kaçırmamak için New York'tan kaçtım. Şimdiyse hepsini boşa yapmış olduğumu görüyorum Black! Chris'le derdin her neyse benim canımı yaktı. Ailemi arkadaşlarımı okulumu geride bıraktım! Şimdi ne idüğü belirsiz biri yüzünden" kaşları gittikçe çatılıyordu ve sesim bu yüzden gittikçe kısıldı. "bu sefer kendimi heba etmek istemiyorum. Benden uzak dur, senden tek istediğim bu" 
"Henüz ne olduğumu bile bilmiyorsun. Bu yaptığına ön yargı derler"

"Senin yaptığına da zorbalık! Beni bildiğin kovaladın, ödümü patlattın ve az önce bir dağ adamı gibi beni sırtında taşıdın. İnan bana ne olduğunu biliyorum. Öküzün tekisin!" Gülümsedi. Pardon ama espri falan yapmıyordum! İltifat mı sanmıştı?
"Chöle eğer benimle gelirsen sana neler olduğunu en baştan anlatırım"
"Burada anlat" dedim.
Çünkü onunla bir yere gitme, baş başa kalma fikri beni korkunçtu. Ne olduğunu bilmiyordum. Chris'in bana kendi hakkında söylediği en belirgin şey "Diğer insanlar gibi değilim Chöle. Telepatik güçlerim var. Beynine komutlar verebilir, canlı cansız her şeyi hareket ettirebilirim. Ama bunu kimseye söylememelisin. Yoksa beni öldürürler" 'di. 
"Black!" Bu Bonnie'nin sesiydi. Deli gibi kaçtığım siyah jipin sürücü koltuğundan bize bağırıyordu.
"Artık gitmemiz gerek"
"Neden? Neler oluyor?" dedim. Çünkü içimden bir ses kötü bir şeyler olacak diyordu!
"Çok fazla soru soruyorsun! Sana nazik davrandıkça sabrımı sınıyorsun. O yüzden" dedi "bunu benim yöntemimle yapacağız" 
"Ne yönt.." Beni kolları arasına aldı ve biraz sonra kucağındaydım. Ona vurmaya çalıştım ama bunu umursamıyordu bile. Suratını suratıma yanaştırdı. Sanki ona bağırıp çağırmam için bana bir fırsat veriyordu. Bende bu fırsatı değerlendirdim.
"Bunu sana ödeteceğim" dedim nefret dolu bir sesle.
"Ben olsam bu kadar emin olmazdım" dedi. Ve beni öptü!


Yorum Gönder

0 Yorumlar