Ödül piyasasını silip süpüren bir yapım oldu The Shape Of Water. Kendisinden daha da söz ettirecektir bu film. Peki neydi bu yapımı bu kadar özel yapan? Kısa bir inceleme yapalım. Öncelikle konusu:Suyun Şekli'nde işlenen konu Amerikan Rus arası yaşanan soğuk savaş döneminde gizli silahlardan daha başka bir silah bulunmasıdır! Yani bu kez mekanik, metalden oluşan bir silahın aksine, kanlı canlı bir yaratık bulunmuş. Bu yaratık hakkında incelemeler yapılması için gizli bir araştırma merkezine götürülür. Elisa ve Zelda adlı iki temizlik görevlisi de bu merkezde çalışıyorlardır. Tatlı bir arkadaşlıkları var. Elisa duyabilen ama konuşamayan birisi. Ama bana göre konuşabilen insanlardan daha iyi bir şekilde derdini anlatabilen birisi. Başarılı bir oyunculuk sergilendiği aşikar. Rolün altından harika kalkan bir oyuncuydu. Yan roller de bence hoştu. Özellikle Zelda, bence başrol kadar iyi bir karakterdi.
Şimdi şu yaratığa gelelim. Ne olduğu bilinmeyen orman kabilelerinde yaşayan insanlar tarafından Tanrı kabul edilmiş bir canlıymış. Bu canlı Amerika'da ki gizli araştırmalar çerçevesinde oralardan alınıp araştırma merkezine getiriliyor ve Elisa tam da bu noktada işe dahil oluyor.
Şimdi şu yaratığa gelelim. Ne olduğu bilinmeyen orman kabilelerinde yaşayan insanlar tarafından Tanrı kabul edilmiş bir canlıymış. Bu canlı Amerika'da ki gizli araştırmalar çerçevesinde oralardan alınıp araştırma merkezine getiriliyor ve Elisa tam da bu noktada işe dahil oluyor.
Kendisi kimsesiz, bebekken bir göl kenarına bırakılmış. Ama oldukça akıllı bir kadın olarak yetişmiş. Bu araştırma merkezinde yeni getirilen canlıyla karşılaşmadan önce sıradan bir hayat sürse de bir şeylerin eksik olduğu hissinde olan birisi. Yaratıkla karşılaştığındaysa ona birdenbire kanının ısınması en tuhafıma giden yerlerden biriydi. Ne olduğu belirsiz bir canavarımsı şey var karşında ve sen birden oy kıyamam ben sana pozisyonuna giriyorsun. Yani sonuçta karşındaki kedi yavrusu değil be kardeşim bu ne rahatlık?
Arkadaşlık kurması dersiniz, ona duygular beslemesi mi dersiniz, koca araştırma merkezinde çocuk oyunu misali canavarı kaçırması mı dersiniz? Açıkçası senaryonun biraz daha iyi kurgulanmasını yeğlerdim. Kötüydü demiyorum, hele normal bir ilişki ilerleyişi vardı bile demiyorum. Her şey hızlı, son derece mutlu mesut ilerledi. Ne bileyim film bittiğinde sanki bir şeylerin eksik kaldığı hissine kapılıyorsunuz.
Onlarca ödüle aday gösterilmesini anlayabilirim ama gerçekten muazzam bir yapımdı diyemiyorum. Tabi beğeneni çok olmuştur ama bana göre güzel bir bilim kurgu fantastik tarzdı hepsi bu. Daha fazlası diyemem. Ama başrol oyuncusu için mükemmeldi diyebilirim.
Filmi izleyelim yoksa izlemeyelim mi şimdi diyenler için: Bence izleyin derim. Bir bakın, çünkü film kötü değil sadece abartıldığı derece de mükemmel değil.
Fragman:
0 Yorumlar