İNSANLIĞIN EN BÜYÜK GÜNAHI KISKANMAKTI - #BENCE -
Savaşların bitmesini, hastalıkların tedavi edilmesini, ölümlerin sonlanmasını, dünyanın sonsuza kadar devam etmesini bekliyoruz. Beklemekle aptallık ediyoruz. Elinizde 100 metrelik bir alanınız var. Her metreye 100 insan, 100 bitki, 100 hayvan koymaya çalışıyoruz. Mümkünmüş gibi. Yaşıyor tüketiyor ürettiğimizi sanıp tekrar tüketiyor üstüne üstlük yok ediyoruz. Onlarca medeniyetin var olup ardından yok olduğu bir gezegende asla kaybolmayacakmışız gibi başı boş davranıyoruz.
Yararlı bulduklarımızı yiyor yararsız bulduklarımızı çöpe atıyoruz. Poşetliyoruz, petrollüyoruz, yakıp yıkıyor, betonlaştırıyoruz. Betonun arasından sızan minik bir bitkiye dahi tahammül edemiyor, kıskanıyoruz. Onun özgür yaşantısına kıskançlıkla yaklaşıyoruz. Bir ağaç kadar yararlı olamadığımız, bir sincap gibi işlev göremediğimiz, bir balık gibi açık sulara açılamadığımız için istemiyoruz onları.
Doğayı yakıp yıkma isteğimizin kıskançlıktan kaynaklandığını düşünüyorum.
Düşünsenize teknoloji geliştikçe, dengeler değiştikçe, her gün yepyeni buluşlar piyasaya sürüldükçe hırçınlaşıyoruz. Daha fazla tüketme isteği doğuyor, doğduğu yeri kurutana kadar büyüyor. Ölmekle kalmak arası bir yere gelindiğinde ise Ah'lar Vah'lar sarıyor insanları. Ne yaptık biz diyorlar, nasıl yaptık? Kör müydük?
Bir fare gibi patronsuz olmak, bir ceylan gibi istediği cayırda otlamak, bir kuş gibi sınırlara takılmadan uçmak istiyor insan. Yapamıyor. Yapamadığı için uzanamadığı ciğeri mundarlaştırıyor. Sahip olamayacağı o özgürlüğü yok etmek istiyor. Hiç bir şey geri kalmayana, herkesi, her şeyi kendine benzetene kadar devam etmek istiyor.
O zaman kıskanmayacağını sanıyor.
O, kıskançlığın çevresinden kaynaklandığını düşünüyor, onlar olmazsa mutlu olacağını... Oysa kendisinde olmayanı isterken, elinde olanı da yitirdiğinin farkına varamıyor.
Doğa Konuşuyor - Nature Is Speaking Bu gece Dünya Tarihi hakkında bir şeyler okurken bu konu hakkında bir şeyler yazmak istedim. Dünya bize ait değil asla da olmayacak, bizim olmayan bir şeyi zorla almaya çalışmamız sadece felaket getirir. Bu felaketi yaşamadan önce durmamız gerekiyor, görmemiz... Bunun için bir çok önemli kuruluş doğa ve dünya hakkında araştırmalar, projeler yürütüyor. Bu projelerden birisi de Doğa Konuşuyor. Benim tüylerimi diken diken etmişti videolar. Belki sizlerde de benimkine benzer duygular oluşur. Bir kaç videoyu aşağıya bırakıyorum. Ayrıca umuyorum ki doğaya yaptığımız bu eziyetin bir sonu gelir, felaketle değil de barışla sonuçlandırdığımız bir son olur bu.
Yararlandığım kaynak: Youtube, Natureisspeaking
0 Yorumlar