Advertisement

Uyku senin süper gücün! Uyuyarak Öğren Uyuyarak İyileş


Herkese kocaman bir merhaba!

Uykunun önemsizleştirildiği bu yüzyılda keyifler nasıl?

Umarım keyfiniz uykunuzu alabileceğiniz kadar yerindedir.
Çoğumuzun birinci elden deneyimlediği bir şeydir stres. Stresin yanında eşantiyon olarak verilen uykusuzluk, odaklanmada zorlanma, dikkat bozukluğu ve sanrılar günümüz için grip kadar sıradandır.
Zaten çoğunlukla stres yapmayan insan pek sevilmez, dertsiz insan mı olur şu dünyada? Nasıl olur da keyfi yerinde ki bunun diyen bir kitle hemen belirir.
Belki siz o kitleden birisiniz ya da o kitleden muzdaripsiniz.
Ama size iyi bir haberim var.
Uykunuz sizin gizli silahınız olabilir!
Tembellikle ilişkilendirilen, fazla uyuyanın eleştirildiği, işi gücü yok mu bunun denildiği bu günler bazı araştırmaların sonuçlarıyla giderek değişecek.

Özellikle çok uyku uyumak depresyon mutsuzluk amaçsız yaşam gibi olumsuz bir çok şeyle ilişkilendirilmesi insanları uyku saatinin gitgide kısaltılmasında rol oynuyor. Oysa uykusuzluk tıpkı alkol gibi kötülüğün başı!

Örnek vermem gerekirse:

Öğrenmeyi kalıcı hale getirmek için günümüzde birçok farklı teknik mevcut. Bu teknikler aşama aşama öğrenme yöntemini size anlatırken nasıl kalıcı olacağı konusunda tekrarların önemini vurgularken küçük bir ayrıntıyı atlıyor.

Öğrenmek için uyumak gerekir!

Odaklandığınız ve öğrenmek için can attığınız şey ne ise onu beyninizin öğrenmeye başlaması için derin bir dinlenme süreci geçirmesi gerekir. Bu illaki uyku değildir elbet, ama en kolay rahatlatan ve beyin dalgalarını en üst seviyeye taşıyanı uykudur. Rem uykusuna yatan bir zihin otomatik olarak daha dinç ve sağlıklı bir şekilde uyanacaktır. Format attığınız bir bilgisayar kadar temiz bir zihinle uyanıp sabahki sınavınıza koşabilirsiniz. Tabi ki uyuyup uyandınız diye kusursuz bir hafızaya sahip olmayacaksınız. Bunu bir tür hokus pokus hilesi ile karıştırmayalım lütfen.


Uykusuz bir zihinle öğrenmek uykusunu almış bir zihinle öğrenmekten çok daha zordur. Çünkü uyuşukluk ve odaklanamamak öğrenme önündeki büyük sorunlardır.
İngiliz araştırmacılar Horne ve Reyner tarafından yapılan araştırma ile 10-15 dakikalık kısa fakat derin uykunun, kafein içeren herhangi bir uyaranla kendini uyandırmaya çalışmaktan çok daha etkili olduğunu ortaya koymuştur. Siesta boşuna mı var sanıyorsunuz? :)

Nörobilimci Cajal “Bir bebeğin beyni henüz yeni karıştırılmış bir harç gibidir, onu istediğiniz kalıba sokabilir ve körpe beynini arzu ettiğiniz gibi şekillendirebilirsiniz. Ergenlikten sonra harç yavaş yavaş donmaya ve daha zor şekillenmeye başlasa da değişim hala mümkündür. Kişi yetişkin olduğunda ise artık elinizde şekil verilemez bir beton olduğunu düşünebilirsiniz. Ancak erişkinin elinde betona şekil vermeye çok uygun farklı çekiçler vardır ve uygun çekiç hamleleriyle beynini değiştirmesi sandığımızdan daha kolaydır. Beyninizi yeniden şekillendiren en önemli çekiç, öğrenmedir”


Öğrenme ise odak(önemli olarak konumlandırdığımız ve öncelikli hale getirdiğimiz konu) ve derin dinlenme(beynin Rem uykusuna dalışı) ile gerçekleşir.

Bunu ben değil bu konunun uzmanı bilim insanları söylüyor:

Pensilvanya Üniversitesi profesörlerinden Dr. Sigrid Veasey, “Yapılan araştırmalar sonucunda gece gerekli uykuyu alamayan beyin hücrelerinin, ard arda vardiyaya gelen ve dinlenmeyen çalışanlara benzediğini tespit ettik” diyor  “Sonunda çöküyorlar. Farelerle yapılan çalışmada, beyni uyanık tutmak için sürekli uyarılan nöronların, enerji üretmenin bir yan ürünü olarak toksik serbest radikaller yaydığını keşfetti. Uyku sırasında, bu potansiyel zehirleri temizleyen antioksidanlar üretirler. Ancak kısa süreli uyku kaybında bile(yani her gün uyuduğunuz uykudan 1 saatlik erken bir uyanışta bile), "hücreler çok çalışıyor ancak yeterli antioksidan üretemiyorlar, bu yüzden giderek serbest radikaller oluşturuyorlar ve bazı nöronlar ölüyor! Bu tam anlamıyla bir yok oluş.

Hatta bazı araştırmacılar bunun devrim niteliğinde bir tespit olduğunu belirtiyor. Dr. James Maas bu yok oluşun kimi insanlarda Demans rahatsızlığının temelini oluşturabileceğini uykunun iyileştirilmesi ve derin uykudaki dalgalarla hücresel ölümün azaltılıp hatta engellenebileceği düşüncesindeler.


Yukarıda yer alan Matt Walker’ın konuşmacı olduğu TEDX konuşmasını konu ilginizi çektiyse mutlaka izleyin derim. Kendisi bir uyku araştırmacısı ve bu alanda yaptığı araştırmalar ile radikal bir değişikliği savunmakta. Size az uyumanızı söyleyen yaşam koçlarını bir kenara atmanızı ve hayatınızın ilacı olacak uykuya doymanızı öneriyor. Kapitalist sistemin dayattığı günlük 5-6 saatlik uykunun bir çok psikolojik ve bedensel rahatsızlığın temeli olduğunu, başarının aslında uykuyla ilişkili olduğunu dile getiriyor. 
Hepimiz başarmak için elimizde olandan fazlasına ihtiyaç duyduğumuzu dile getirir, elimizde olanları yetersiz görürüz. Oysa uyku hepimizin! Sağlıklı düşünebilmek, fiziksel ve ruhsal olarak iyi hissedebilmek için alacağımız ilaç zaten yüzyıllardır bizde!

Sanayi Devrimi sonrası kapital düzen çerçevesince gizliden gizliye desteklenen klinikler, psikoloji dernekleri, araştırmacılar, yaşam koçları ve daha bir çokları tarafından manipüle ediliyoruz: Daha az uyuyup daha çok çalışmak için!
Oysa çalışabilmek için uyumalıyız, öğrenmek için uyumalıyız, iyileşmek için uyumalıyız.
Uykunuz çok geliyorsa dönüp kendinize bir sorun?

Tam olarak benim sorunum ne?

Neden uyumak istiyorum?
Zihnimi kurcalayan sorular mı var?
Bedenim de bir yer mi ağrıyor?
Yorgun muyum?
Ya da sadece yeteri kadar uyuyabildim mi?
Bedeninizin evrilirken yüzyıllardır kendi kendini uykuyla tedavi etti. Belki de artık iyileşemeyişimiz bu tedaviden kendimizi bile isteye mahrum edişimizdendir.

Kaynaklar:
https://en.wikipedia.org/wiki/Power_nap
https://time.com/3326565/the-power-of-sleep/
https://archive.nytimes.com/www.nytimes.com/books/first/m/maas-sleep.html
http://noroblog.net/2019/01/15/noroplastisite-nedir/




Yorum Gönder

0 Yorumlar