Advertisement

Online Yazarlık ve İnternet Çağı: Artık Herkesin Bir Kitabı Var

Online yazarlık

Herkese öncelikle merhaba!
Yaşadığımız şu yüzyılda bir yazının ya da fikrin tüm dünyaya yayılması maksimum 10 - 15 dakikayı alabilir. Viral hale gelen reklamlar, izlenme rekoru kıran videolar, büyük kitlelere ulaşan youtuberler...
Bu örnekler çoğaltılabilir.
Çünkü artık somut olmayan bir alanda, bulaşıcı hastalılardan bile daha hızlı yayılan bir internet ağına sahibiz.
Yeni çıkacak bir filmi, ödüllü bir romanı, reyting rekoru kıran bir diziyi bulmak için Google ya da Youtube yeterli!
Ee işler bu hale gelmişse neden hala kitap bastırma derdinde bu insanlar? 
Güne adapte olup neden yazdıklarını internette paylaşmaktan korkuyorlar? 
Evet! Korkuyorlar, korkuyoruz. Aşağıda yer alan TEDX konuşmasını dinlemenizi tavsiye ederim. Çünkü çoğu fikir bu tavır yüzünden kabuğunu kırıp dışarı çıkamıyor. 

Ya fikrim çalınırsa? 

Ya birisi alıp benden daha iyi yazarsa?
Ya ben değil de başkası olursa?
Çalınma fikri insanları aklındaki fikri ortaya koymaktan uzak tutuyor.
Oysa güneşin altında kimsenin aklına gelmemiş tek bir fikir bile yoktur!
Şu cümleyi uzun uzadıya düşünsenize bir! 

Benim aklıma gelmişti bu! Ya ben bunu hayal etmiştim, bu olmamış ben şöylesini düşünmüştüm diyen tonlarca heves kırıcı var etrafımızda.
Yazar olucam ben diyin bir hele tüm heves kırıcıların yerini nokta atışı ile tespit edebilirsiniz. Oysa bir insan sırf insan olduğu hayal etmeli, yazmalı, çizmeli, tartışmalı, düşünmeli, kuşkulanmalı. Tam da bu yüzden fikirler ortaya çıktığında korkmamalı geri durmamalı ve yazmalı yaymalı. İnanın hayalinizde yazarlık var ise ancak dile getirdiğinizde ilerleyecek cesaret sizi bulur. 
Bu bilinçaltınızda da böyle işler. Yazar olmak için illa yayınevi yayınevi gezmek zorunda değilsiniz hele ki bu devirde! Birileri yazdıklarınızı beğenecek diye kendinizi paralamak yerine online bir platformda ya da yalnızca açtığınız bir blogda içinizi dönebilirsiniz. Ne olmuş yani ciltli kapaklı değilse? Bilinçaltınıza yedirdiğiniz fikirler ve kalıpların dışınıza çıkmayı başardığınızda yazarlık denen “mesleğin” bir hayat şekli olduğunu anlamaya da başlıyorsunuz. Para kazanmak için değil zaman kazanmak ve kaydetmek için yaptığınızı görüyorsunuz.

Bir şeyleri mükemmel yapmak için çocukluktan beri eğitilmeye bir nevi yontulmaya çalışıldığımız için yazarkende ortaya çıkacak ilk metnin harika olması gerektiğini düşünüyoruz. Korkuyoruz. Birileri okuyup gülerse? Birileri alır bir yerde paylaşıp beni rezil ederse? Ya arkadaşlarım ve aile yakınlarım okuyup dalga geçerse? Seçenekler uzayıp gidiyor. Ama bilirsiniz bahaneler don lastiği gibidir, çektikçe uzar. 

Ne de olsa korkunun ecele bir faydası yok demişler. 

Yazmak konusundaki korkuyu ve paylaşmak konusundaki çekinceyi internet sayesinden yıkabilirsiniz.
Kendinize sakladığınız o MÜKEMMEL OLDUĞUNUZA İNANDIĞINIZ FİKRİ bırakın başka birileri daha okusun. Paylaşsın, yayılsın, onların yorumlarıyla farklı ve daha derin bir hal alsın. Eksiklerini görebileceğiniz, karakterleri tartabileceğiniz, okurken keyifleneceğiniz bir şeyler ortaya çıksın.
Şimdi büyük yayınevleri dahi internet ortamında yayılan ve büyük kitlelere ulaşan yazarların kitaplarını basmayı tercih ediyor.
Yani zaten okuyucuların tüm bölümlerine online olarak ulaşabildiği kitapları alıp baskıya gönderiyorlar. Wattpad bunun ispatı. Yazar ve yayınevi bu baskılarla bir miktar gelir elde ederken, somut bir eseri de ortaya çıkarmış oluyorlar. Ama bu çok mu şart? Yani kitabınızın illa kara kaplı bir deftere basılması mı gerekiyor büyük kitlelere ulaşması için?
Kesinlikle hayır.
Sadece internet ortamından yazarak milyonlara ulaşan onlarca yazar var. Örneğin John GREEN'ı bu kadar ünlü yapan şey aktif bir youtuber olması! Komik mi geldi kulağına? Youtuberlık ne alaka mı diyorsun?

Türkiye'den bir örnek vereyim o zaman: BAŞAK KABLAN(Önce Babam Öldü Sonra Hayallerim)


Kendisi Youtube'da hatrı sayılır bir kitleye sesleniyordu ve kitap yazdığını buradan duyurdu. Kitabının çıkacağını yine internetten duyurmuş tanıtımını Youtube'dan yapmıştı. Şimdi beklemediği kadar büyük bir kitleye sesleniyor kitabı çoktan birkaç baskıyı geride bıraktı. Üstüne üstlük bu kitlesi içerisinden seçtiği çizerlerle çizimlere yoğunlaşan bir kitap daha yazmakta olduğunu duyurdu.
Onlar neden korkmadı? Fikirlerini dünyaya açtılar. Londra'daki bir okuyucuyla, Artvin'deki bir okuyucuya aynı mesafeden ulaştılar.
O yüzden yayınevı yayınevi gezmeden önce kendini internet ortamında tanıtmayı denemelisiniz, Sonrasında işler elbette hemen yoluna girmeyecektir. Hemen büyük yayınevleri kapılarını sonuna kadar açıp kucaklamayacaktır seni. Ama durduğun nokta artık 0 noktası olmayacaktır.

Yorum Gönder

0 Yorumlar