Advertisement

DİPLOMALI İŞSİZ OLMAMAK İÇİN YAPMANIZ GEREKEN 10 ŞEY!

İŞSİZ OLMAK YA DA OLMAMAK! İŞTE BÜTÜN MESELE BU

Üniversiteli işsiz mi olur sorusunu dahi soramıyorsunuz değil mi kendinize? Çünkü artık herkes en az bir üniversite bitirmiş durumda. Ve TUİK verilerine göre sokakta ki her beş üniversitelinin 1'de işsiz! İşsizlik sadece gençlerde değil ülke genelinde büyük bir sorun. Açık olan 1 kişilik kontenjana 1000 kişi başvurursa o işi kapabilmek için ya çok iyi olmalısınız ya da iyi bir çevre sahibi olmalısınız.
Maalesef iyi bir çevrem yok ve sanırım şirketler için o çok iyi olan eleman statüsünde de değilim diyorsanız ya da demek istemiyorsanız yapmanız gereken belli başlı şeyler var.
Özellikle henüz üniversite eğitimine devam edenler için daha yararlı olacak bu yazı. Çünkü okurken farkında olmasak da yaptığımız en küçük şey bile geleceğimize bir artı olarak işliyor. Eksi yok mu diye soranlar için, eksinin sadece matematik için geçerli olduğuna inanlardanım ben. Hayatta iyi ya da kötü diye bir şey yok. Deneyim var. Ne denersen onu bilgi birikimine eklemiş olursun. Sürekli toplarsın ve kendin için en iyi olanları hep bu deneyimlerin birleşmesiyle saptarsın. Lafın kısası, eksiye değil de artıya odaklanın yararını göreceksiniz.
Elimde 10 maddeden oluşan bir deneyim listem var. Benim hatalarımı sizler için artıya çevirmek için oluşturdum ayrıca kendimi iyileştirmek adına yaptım bunu. Her neyse hala okumaya devam edecek kadar sabırlı isen listeye başlayabiliriz.

1. Üniversite iş hayatının kilometre taşıdır. Burada ne yaparsan ileri de onları ekeceksin! Bunun farkında ol. Hangi bölümde okursan oku sadece kendi çabanla hayal ettiğini elde edebilirsin. Bölümüm iyi değil okulum yeteri kadar iyi değil gibi şeyler sadece bahane. Dünyanın en başarılı insanı ol demiyorum sana hayallerin için en iyisi ol diyorum. O zaman eğlence ve şans seni takip edecektir.

2. Okuldaki etkinlikleri takip et. Sunumlar, konferanslar, projeler hep aklının bir köşesinde olsun. Akşamları arkadaşlarınla çıktığın gezmeler gibi hayatının basit bir parçası haline getir. Bu sayede hem gündemden hem de okulunda ki insanlardan haberdar olursun. Çevre edinir, yeni insanlar yeni ufuklar keşfedersin.


3. Okuldaki öğrenci kulüplerine üye ol. CV'de şu aralar büyük şirketlerin itinayla aradığı şey bu kulüpler. Kulüp içerisinde etkin rollerde yer almaya çalış. Örneğin üniversitenin A kulübünün tanıtım kolundasın, ya da seçtiğin bölüm pazarlama ve sponsor bulmaya daha uygunsa onun içerisinde yer alıyorsundur. Şirket buna önem verir. Deneyim sahibi olmak kadar önemlidir bu.

4. Kendi bölümün ile alakalı sertifika programlarını takip et. Sertifikalar becerilerini ve uzmanlık alanlarını daha da geliştirmeni sağlar. Becerini bir kanıt niteliği gibi taşımanı sağlar. Yalnız içi dolu ve araştırdığın sertifika programları olsun. Yani laf olsun elimde bulunsun diye değil!

5. Üniversitenin en büyük artısı öğrenci vizesidir. İmkanın varsa 1 kez Erasmus yap. Hem ucuz yollu yurt dışı seyahati yapmış olursun hem de dilini geliştirme fırsatı edinmiş olursun.

6. İngilizce biliyor olmak artık bir marifet değil. Üzgünüm ama gerçek bu. Artık büyük şirketler İngilizce'nin yanında 2. bir dil istiyor. Oysa ülkemizin sadece %5 - 10 arası bir kesimi gerçek manada İngilizce biliyorken kulağa şaka gibi geliyor. Ama genel standartlar bu şekilde. Seçici olunduğunda aradan sıyrılmak istiyorsanız bu sizin için en önemli adım! Bak en önemli diyorum. O denli.

7. Stajyerlik sürecin can alıcı noktalarından birisi. Bir hocam koskoca 4 sene boyunca sadece 1 kez mi çalıştınız demişti. Her yılın 3 - 4 ayı sadece oturup tatil mi yaptınız? Peki ben sizi mezun olduğunuzda göreceğim. O bilen gözleri hala hatırlıyorum. Üstten baktığını her zamanki öğretmen tavrını takındığını düşünmüştüm. Hayır tam da dediği gibi CV'ye yazacak tek bir dandik okul stajı bir patron için pekte mühim olmuyor. Gerçek bir iş arıyor gözleri. Farklı yerlerde çalışmış, çalışmaktan kaçmamış, part time garsonluk bile olsa bir şeylerle ilgilenmiş(garsonluğu hafife aldığımı sanma sadece akademik bir iş olmamasından bahsediyorum, yoksa çok zor bir meslek olduğunun farkındayım) birilerini arıyor. Tipik işveren aklı. Bir sendika başkanı yaptığı konuşmada şöyle demişti: "En iyi kalpli en güler yüzlü patron bile çalışanına en azı verip, en yüksek performansı almayı diler"

8. Sıra geldi ders ortalamalarına. Çok iyi olmasa da olur ama yukarı da maddeleri layıkıyla yapmışsanız! Yoksa bu madde tek başına pekte bir işe yaramaz. En azından ortalamada 3,00'li bir şeyler olmalı. Bu sizin artınıza olur. Ama dediğim gibi yukarıdakileri layıkıyla yaptıysanız 2.80 gibi bir ortalama çokta sırıtmaz bence.

9. Bir Blog açın ve yazın. Sosyal medyanın günümüzdeki gücünü bilen bir üniversiteli olman gerekir. Fikirlerini ve gelecek hayallerini CV'indeki bir kaç cümleye sığdırmak yerine verdiğin Blog linkine sakla. Ben pek Facebook sever değilim daha çok bu tarz yazının hakim olduğu platformları seviyorum. Sırf yazım tarzın, düşünce şeklinle bile iş bulabilirsin. Hatta bazen farkını ortaya koyarak iş teklifi bile alabilirsin. Ben buna bizzat şahit oldum!

10. Son olarak tüm bu zorunlukların arasında sizi mutlu edecek bir hobi edinin. Film izlemek gibi, resim çizmek ya da okumak gibi. Bu yukarıdakileri sadece yazması kolay, hepsini yerine getirmek için şanslıysanız 4 seneniz olacak. (Umarım son sene aklı başına gelenlerden olmazsınız) Biliyorum bu cümleyi çok duydunuz bende çok duyar ve kulak ardı ederdim. Ama gerçek şu ki ZAMAN SU GİBİ AKACAK. Mezuniyet günü geldiğinde o kepleri attığınızda kara kara düşünmek yerine ben mi iş bulamayacağım diyebileceğiniz bir zihne sahip olun.

Bunu iyiliğiniz için yazıyorum. Benim düştüğüm hatalara düşmeyin diye.
Anne ve babanızdan azar yememeniz için,
Arkadaş çevreniz evlenerek kendilerini kurtardıklarını sanırken size 'Evde mi kalıcan kuruyucan mı?' demesin diye.
Akıllı olun. Gün geldiğinde patronun karşısında ezik büzük oturmak yerine işi bırakıyorum dediğiniz de peşinden koşulan eleman olun. Yetenekler edinin. Bu hayat sizin. Kendiniz olun.
Tembel, beceriksiz, yetersiz, işsiz sıfatlarından daha fazlasını hak ediyorsunuz SİZ!
Ahmet, Mehmet, Ayşe, Fatma değil Ahmet BEY, Ayşe HANIM olun!
Unutma onlar yaptıysa sen daha iyisini yaparsın! Var sende o kapasite!

Seviyorum sizleri. Bir sonraki yazıda görüşmek üzerine.

Yorum Gönder

0 Yorumlar