Advertisement

Çizmek aslında görmeyi bilmek mi?



Dijital çizime geçebilmeniz belki ekipmanlara ihtiyacınız olacağını zaten biliyorsunuz. Bunlar atla deve şeyler elbette değil. Bazen bir telefon, bazen bir grafik tablet, bazen bir bilgisayar yeterli olabilmektedir.

Fakat bunların hepsinden önce bir çizim geçmişinizin olması işinize çok yarayacaktır. Geleneksel çizimden sonra tablet ya da bilgisayara geçerek adaptasyonunuzu hızlandırabilirsiniz.

Ama ben çöp adam bile çizemem mi diyorsunuz? O zaman görmek için zaman ayırmıyorsunuz. Göremediğiniz sürece en pahalı çizim kalemleri ya da teknolojik aletleri kullanmanız fayda etmez. İster dijital ise gelenekse olsun çizime başlayabilmeniz için önce görmeye başlamalısınız. Neden bahsediyorsun sen görüyoruz işte diyenler için bir hikayem var.

Size ödüllü bir reklam dehası olan Jack Foster’ın bir deneyimini paylaşayım: 


Hal Silverman’la çalışmaya başlamış kendisi ve çizmek konusundaki fikirlerini değiştirmesi de bu sayede olmuş. 


“Ne demek ‘görmüyorsun’?”

“Eğer gerçekten görseydin, çizebilirdin. İşte” dedi ve iskemleyi kaldırdığı gibi elime tutuşturdu, “on dakika bak bakalım. Üzerinde çalış. Sonra çıkart aklından. Sonra yeniden getir. Tasarımını çalış, şeklini, formunu, boyutlarını, yapıldığı maddeleri, yapım şeklini, renklerini. Her bir tahta parçasının diğerine nasıl birleştirildiğine bak. Bunların nasıl içe, ötekilerin ise nasıl dışa eğilerek yerleştirildiklerini incele. Yoğunlaş. Beyninde notlar tut.”

Uzun lafın kısası nesneleri, fikirleri, çizmek istediklerini görebilmek için üzerine düşün. Vakit ayır, tasarla, beceremediğin her çizimi tekrar edecek sabrı göster. Yani görmek sabır işi, çizmek ise bunun meyvesi :)


Bakmak isteyenler için alıntı Fikir Nasıl Bulunur? kitabındandır.


Gördüklerini çizebildiği için başkalarını tedirgin eden türden bir sanatçıydı. Bir iskemle çiziyordu, “Oğlum” dedim, “harika görünüyor”. Sadece bir iskemleye benziyordu. “Keşke ben de yapabilseydim.”

“Neyi yapabilseydin?”

“Gördüğüme benzeyen bir şey çizmeyi.” 

“Neden yapamıyorsun?”

“Bilemiyorum; sadece yapamıyorum. Şu iskemlenin resmini çizmeye kalkışsam, ortaya tavuğa benzer bir şey çıkar.”

“Öyleyse seni ilgilendiren bir şeyleri çiz.”

“Ne demek istiyorsun?”

“Rakamları ya da abc’deki harfleri çizebilir misin? Adını yazabilir misin?”

“Elbette.”

“Saint Vitus sarsaklığı, eklem iltihabı ya da okuma sayrılığı falan mı var?”

 “Hayır.”

“Gözlerin iyi mi?”

“Tabii.”

“Öyleyse neden gördüğünü çizemiyorsun?” 

“Bilmiyorum; sadece çizemiyorum o kadar.”

Hal kafasını salladı, “Eğer bu iskemlenin resmini çizmeni engelleyecek fiziksel bir bozukluğun yoksa, o zaman aklında seni engelleyen bir şey olmalı.”

“Haa?”

“Motor işlevlerini kontrol edebiliyorsun, gözlerin kusursuz, acı çekmiyorsun, o zaman iskemleyi çizememenin nedeni, onu görmemen.”

“Elbette ki görüyorum.”

“Aynı fikirdeyim. Görebilirsin, ama görmüyorsun.” 

“Ne demek ‘görmüyorsun’?”

“Eğer gerçekten görseydin, çizebilirdin. İşte” dedi ve iskemleyi kaldırdığı gibi elime tutuşturdu, “on dakika bak bakalım. Üzerinde çalış. Sonra çıkart aklından. Sonra yeniden getir. Tasarımını çalış, şeklini, formunu, boyutlarını, yapıldığı maddeleri, yapım şeklini, renklerini. Her bir tahta parçasının diğerine nasıl birleştirildiğine bak. Bunların nasıl içe, ötekilerin ise nasıl dışa eğilerek yerleştirildiklerini incele. Yoğunlaş. Beyninde notlar tut.”

Uzun lafın kısası nesneleri, fikirleri, çizmek istediklerini görebilmek için üzerine düşün. Vakit ayır, tasarla, beceremediğin her çizimi tekrar edecek sabrı göster. Yani görmek sabır işi, çizmek ise bunun meyvesi :)


Bakmak isteyenler için alıntı Fikir Nasıl Bulunur? kitabındandır.

Yorum Gönder

0 Yorumlar